Ağabeyim Orhan Veli - Seray Şahinler

Edebiyat tutkunlarının baş köşeye yerleştirdikleri, hakkında ne olsa okumaktan büyük keyif aldıkları sanatçılar vardır. Müzikseverler için de bugünlerde "Üstünüze afiyet bendeniz kendisinin 'fanıyım'." şeklinde ifade edilebilecek bir hastalıktır (!) bu. 

Edebiyata ilgi duyduğum günlerden bu yana işim gereği pek çok yazar ve şairin hayatını ve eserlerini inceleme fırsatı buldum. Yerli edebiyatın ya da dünya edebiyatının içinde ürünler veren bütün yazar ve şairler yalnızca eserleri ile değil hayatlarıyla da bana ışık oldular. Takdir edersiniz ki içlerinden bazıları diğerlerine göre beni daha fazla etkiledi.  Bir çırpıda Tevfik Fikret, Attila İlhan, Cahit Sıtkı, Cemal Süreya, Cevat Şakir, Franz Kafka, Zweig, Bukowski gibi isimleri sayıveriyorum. 

Saydıklarımın içine almadığım Orhan Veli'yi ise baş köşeye yerleştiriyorum. Eminim ki kendisine böylesine yakınlık ve sevgi besleyenler olarak sayısı azımsanamayacak bir topluluğuz. 


Otuz altı yıllık kısacık bir ömre rağmen değiştirdikleri üzerine kürsü açılabilecek bir şair Kanık. Üniversitedeki bir hocamın "Cânân ki Degüstasyon'a gelmez \ Balık Pazarı'na hiç gelmez" dizelerinin altı yüz yıllık Divân geleneğini özetleyen dizeler olduğuna, bir tek edebiyat konferansının bu dizeler üzerine gerçekleştirildiğine dair sözleri hâlâ kulaklarımda çınlar. Türk şiirinin dönüm noktalarından biridir Orhan Veli. Bir lokomotiftir de diyebiliriz. Lokomotif deyince aklınıza güçlü, haşmetli, tuttuğunu koparan, kocaman gibi sıfatlar gelmesin. Onu tanımlayabilecek en güzel sıfatlari sakin, sevecen, nüktedan, nahif ve zeki olmalıdır. Anlayacağınız bu "Garip" lokomotif, gücünü zarafetten almıştır hep. 

Dedim ya baş köşeye koyduğum bu güzel insan hakkında ne yazılırsa - daha önce duymuş olsam da - okumaktan sıkılmıyorum. Hakkında yazılan neredeyse her makaleye göz atmışımdır diye düşünüyorum. Son dönemde kendi sesinden şiirleri ve Karagöz dinletisi albümü beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Nahit Hanım'a yazdığı mektupların yayımlanması ise Orhan Veli'yi benim dünyamda adeta ete kemiğe bürüdü. Ona dair her bilgi, kısacık ömrüne sığan onca şiiri daha da somutlaştırdı, gözümde daha da anlamlı kıldı. Bu noktada özellikle son dönemde yaptığı çalışmalar vesilesiyle değerli matematikçi ve araştırmacı Prof. Dr. Haluk Oral'ın hakkını teslim etmek gerekir. Şiir Hikâyeleri ve Bir Roman Kahramanı Orhan Veli kitapları şairin hatırasına yapılan en önemli katkılardandır diyebilirim.

Geçtiğimiz gün gazeteci-yazar Seray Şahinler'in şairin kardeşi Füruzan Hanım'la yaptığı söyleşiden hareketle kaleme aldığı "Ağabeyim Orhan Veli" kitabını okudum. Doğan Kitap etiketiyle geçtiğimiz aylarda yayımlandı bu değerli kitap. Yukarıda da dedim ya otuz altı yıllık kısacık bir ömre sığan onca yaşanmışlık... Bunca yıla rağmen hâlâ yepyeni bilgiler edindirip kenara notlar aldıran, kronolojisi muntazam, değinmeleri, alıntıları titizce hazırlanmış, harika bir biyografi - röportajdı okuduğum.  Füruzan Hanım'ın röportaja yansıyan nezaketine, zarafetine hayran kaldım. Tabir sıklıkla kullanılır ya: "İstanbul Hanımefendileri - Beyefendileri"... Sayıları gittikçe azalan bu neslin fertlerine kesif bir özlem duydum içimde. 

Kitabı okuyanlar Orhan Veli'nin Beykoz'daki çocukluk yıllarına gidecekler öncelikle. Galatasaray'daki ve Ankara Erkek Lisesi'ndeki (Taş Mektep) öğrenim hayatı boyunca diğerlerinden farklı bir çocuk olduğunu keşfedecekler Kanık'ın.  Şairin hayatına dair ilk kez bir şeyler okuyacaklar için de Şahinler'in bir belgesel tadında hazırladığı bu kitap önemli bir kaynak olacaktır diye düşünüyorum. Yolun başındaki okurlar daha önce "Şairin İşi" kitabında yayımlanan şairin gündeme dair düşüncelerini içeren denemelerinin,  farklı yazarların gözünden şairin yaşanmışlıklarıyla örtüştürüldüğüne şahit olacaklar. Bu tekniğin Orhan Veli'nin hayatı olduğu kadar onun külliyatının ve edebi anlayışının da çok daha kolay özümsenebilmesine vesile olacağı kanaatindeyim. 

Kendi adıma şunu diyebilirim ki: Şairin hayatına dair ayrıntıları okudukça kırklı yıllarda edebiyat çevrelerinin edebiyat yapmaya ama daha ziyade teorik tartışmalarla edebiyata katkı sağlamaya ne denli hevesli olduklarını görüyorum. Bugünle karşılaştırıldığında bu durum haliyle bir masal dünyasından yansımalar gibi duyumsanıyor. Bugün üç arkadaşın lise sıralarında, teneffüs aralarında tohumlarını ekip büyüttükleri bir düşünceyi, bu düşüncenin edebiyat dünyasını derinden sarsıp o dünyaya onlarca yıl tesir edebilmesini tahayyül dahi edemem. İmkânsızlıklar içindeki bu devrim tutkusuna gıptayla bakıyorum anlayacağınız.  

Bizler yani şairin tutkunları, 2010'lu yılların öncesinde onun hakkında daha ne okuyabiliriz ki derken belki de Orhan Veli'nin hayatına dair en önemli vesikalara, fotoğraflara, ses kayıtlarına 2010 sonrasında ulaşmış olduk. Belli ki 2020 sonrasında da öğreneceklerimiz olacakmış. Ağabeyim Orhan Veli de artık böylesine değerli bir çalışma olarak raflarımızdaki yerini alacaktır. Haberi olmayanlara duyurulur. Keyifli okumalar.


Satın Almak İçin Tıklayınız

Yorumlar