Kurdun Postu - Batuhan Aşıktoprak


kurdun postu ile ilgili görsel sonucu

Öykü okumalarım devam ediyor. 2019 yılı Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'nün sahibi Kurdun Postu artık kütüphanemin rafında. Yeri gelmişken söyleyeyim Yaşar Nabi Nayır'ın gençlik ödüllerinin gençlik kriteri beni her geçen yıl daha da üzüyor. Otuz sekiz yaşına basmış olmanın dayanılmaz ağırlığını hissettiriyor. Otuz sekiz yaş genç değil midir?


Neyse latife etmeyi bırakıp Batuhan Aşıktoprak'ın öykülerine döneyim. Kitabı bitirir bitirmez kitap hakkında yazılan değerlendirme yazılarına göz attım. Özellikle Hakan Sarıpolat'ın İshak Edebiyat'ta yazdıklarıyla benzer düşüncelere sahip olduğumu fark ettim. Ben de Sarıpolat gibi Aşıktoprak'ın öykülerinde yalın bir dille oluşturulan ve  okurda kolayca anlatıldığı izlenimi uyandıran olayları fark ettim. Aşıktoprak'ın öykülerinin başarısı sanıyorum bu kolayca anlatabilme yetisinde gizli. Kitapta yer alan hemen her öykü sıradan diyebileceğimiz olayları anlatıyor ancak unutulmamalı ki sıradanı anlatabilmek çok daha meşakkatlidir.


Aşıktoprak, meraklandırmaktan ziyade çizdiği tabloyu okura gösterme peşinde. Akşamın Ardı öyküsünden oldukça etkilendiğimi söylemeliyim. Yazar, öykünün başkarakteri bekar delikanlımızın gözünden ayyaş komşusu ve onun ev halini öyle resmetmiş ki öykü boyunca televizyonda maç izleyen küçük çocuğun yanında oturduğumu hissettim. Hem de ıslak çorap ve kıyafetlerle buz gibi bir odada oturmanın hissiyatı içinde. 


Kurdun Postu, Allahsız, Yabancı, Büyük İyi Bir Şey hikayelerinde taşradaki yaşantılardan izler bulabilirsiniz. O noktada Sarıpolat'ın değerlendirmesine katılmamak mümkün değil. Yazarın taşrayı yansıtışında bir şehirlinin gözlemleri kendini çok belli ediyor. Tasvirde gerçeklik mutlak güzellik anlamı taşımıyor tabii ama taşra gibi kendine has özellikler barındıran mekanlarda olay kurgularken oraya özgü ayrıntılar sunabilmek öykünün okur tarafından içselleştirilebilmesine katkı sunuyor sanırım. Buna rağmen Aşıktoprak'ın özellikle Allahsız'da yarattığı karakterler hem kullandıkları dil hem de karakter özellikleri bakımından oldukça başarılı. Öykü boyunca hakim olan gerginlik yazarın meziyetini ortaya koyuyor. 


Büyük, İyi Bir Şey hikayesini temmuzda Varlık'ta okuduğumu fark ettim. İlk okuduğumda da beni cezbeden bir öykü olmuştu. Diğer öykülerinde yer almayan bir büyülü gerçekçilik dokunuşu var bu hikayede. Hasan Ali Toptaş öykülerinden kaçmış karakterler gördüğümü düşündüm. Anlatımı ve öykü boyunca okuru kendi yolunda tutabilen kurgusu ile sevdiğim öykülerden biri oldu.


Genel olarak genç yazar Batuhan Aşıktoprak'ın öykülerini beğendiğimi söylemeliyim. Bakalım şiirdeki sehli mümteniye benzeyen bu kolay söz söyleyebilme, hikaye anlatma  yetisi Aşıktoprak'ın bundan sonraki öykülerinde de karşımıza çıkacak mı?  Keyifli okumalar.


Satın Almak İçin Tıklayınız

Yorumlar